23 Şubat 2020 Pazar

Amaca Ulaşmada Her Yol Mübahtır: Makyavelizm

1469-1527 yılları arasında Floransa'da yaşamış olan İtalyan düşünür ve politikacı Niccolo Machiavelli tarafından geliştirilmiş olan Makyavelizm, genel hatlarıyla amaca ulaşmak uğruna her şeyin yapılabileceğini savunan bir yaklaşımdır.

İtalya'da siyasal istikrarın olmadığı bir dönemde yaşamış olan Machiavelli'nin düşünceleri, ülkesinin şartlarından etkilenmiş ve siyasal istikrar uğrunda her şeyin yapılabileceği fikrinin zihninde oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.

Prens adlı eserinde devlet yönetimi ile ilgili düşüncelerini açıklamış ve yöneticilere birtakım öğütlerde bulunmuştur.

prens machiavelli ile ilgili görsel sonucu
Machiavelli'nin Prens adlı eseri

Makyavelist anlayışa göre devlet yönetiminde etik aranmamalıdır.

Devletin sürekliliği uğruna yapılan her davranış doğru olarak kabul görür.

Örneğin Machiavelli, siyasal düşünüşün laik ve bilimsel bir hale getirilmesini öğütlemesine karşın, hükümdarın gerektiği zaman dini bir araç olarak kullanması gerektiğini de savunmuştur.

Kabalığını ve ahlaksızlığını din kisvesi altında gizlemek de Machiavelli'nin yöneticilere verdiği öğütlerden bir tanesidir.

din ile ilgili görsel sonucu
Din, kimi yöneticiler tarafından günümüzde dahi bir araç olarak kullanılmaktadır

Machiavelli'ye göre hükümdar, sevgi yerine korkuyu baz alan bir yönetim anlayışı benimsemelidir.

Makyevelizm'in tüm bu öğütlerinin amacı, devletin bekasını sağlamak ve hükümdarlığı kalıcılığa ulaştırmaktır.

Sonuç olarak Makyavelist anlayış, siyaset ve ahlakı birbirinden ayırarak, siyasette olması gerekenler yerine var olanı incelemiş ve bu sayede siyasete bilimsel bir nitelik kazandırmıştır.

14 Şubat 2020 Cuma

Bir Tarihçinin Tarihi: Halikarnaslı Heredot

MÖ 484'te, günümüzde Bodrum'da yer alan Halikarnas'ta doğan Heredot, "Tarih Biliminin Babası" olarak kabul görmektedir.

heredot ile ilgili görsel sonucu
Heredot'un bir heykeli

Tiran Lygdamis tarafından Halikarnas'tan sürülmesinin ardından, gençliğini dünyayı gezerek geçirmiştir.

Mezopotamya, Filistin. Mısır, Güney Rusya ve Kuzey Afrika'yı gezerek gözlemlerde bulunmuş, yaşlılığını ise bir Yunan kolonisi olan Thurii'de geçirmiş ve bu sırada "Heredot Tarihi" olarak bilinen ünlü eserini yazmıştır.

Eserin asıl konusu Pers-Yunan Savaşları olmakla birlikte bunun yanında çeşitli uluslarla dair coğrafi ve sosyolojik bilgileri efsanelerle harmanlayarak kitabına aktarmıştır.

Helenistik dönemde İskenderiyeli bir tarihçi tarafından 9 parçaya bölünen kitabın ilk üç parçası Asya'da, ikinci üç parçası Avrupa'da ve son üç parçası da Yunanistan'da geçen olaylardan bahsetmektedir.

herodotos historia book ile ilgili görsel sonucu
Heredot'un "Heredot Tarihi" adlı eseri 

Tüm bunların yanında, Heredot da bazı eleştirilere maruz kalmıştır.

Bu eleştirilerin nedenleri genel olarak Heredot'un aktardığı bilgilerin taraflı, abartılı, sahte kaynaklara dayanan, hatalı ve intihalci bir üslupla yazıldığı iddialarıyla ilgilidir.

Bu iddialar nedeniyle, "Tarihin Babası" olarak tanınan Heredot, kendisini eleştiren kesimlerce ise "Yalanların Babası" olarak adlandırılmıştır.

Tüm bu karşıt görüşlere rağmen Heredot'un tarih bilimine verdiği katkılar görmezden gelinmemelidir.

MÖ 425 tarihine gelindiğinde ise Tarihin Babası Halikarnaslı Heredot hayata gözlerini yummuş ve üzerinde büyük bir etki bıraktığı tarih kitaplığının raflarında, kendine de önemli bir yer edinmiştir.

13 Şubat 2020 Perşembe

Optiğin Babası: İbn-i Heysem

965 yılında Bağdat'ta doğan İbn-i Heysem, özellikle optik alanında yaptığı çalışmalarla ön plana çıkmış bir bilim adamıdır.

Basra ve Bağdat'ta öğrenim gördükten sonra yaptığı çalışmalar neticesinde birtakım büyük başarılar elde etmiştir.

ibni heysem ile ilgili görsel sonucu
İbn-i Heysem

Fatimi Devleti hükümdarı El-Hakim tarafından yapılan daveti geri çevirmeyerek Mısır'a gitmiş ancak  Nil nehri ile alakalı olarak planladığı çalışmaların dönemin şartlarında gerçekleştirilemeyeceğini anlayınca, hükümdarın kendisine karşı tutumunun değişmesinden çekindiği için, af dileyerek Mısır'ı terk etti.

Mısır'dan ayrılmasından sonra bilimsel çalışmalarındaki altın çağını yaşadı.

Aristo ve Batlamyus gibi bilginlerin eserlerindeki hataları belirtti ve Arapçaya tercüme etti.

Devrinde, bilimin birçok alanında saygın bir otorite olarak kabul görmüştü.

Astronomi, matematik, geometri ve fizik gibi çeşitli dallarda çalışmalarda bulunan İbn-i Heysem, özellikle ise optik alanındaki yaptığı çalışmalarıyla adından günümüzde dahi söz ettirmektedir.

ibni heysem optik ile ilgili görsel sonucu
Görme olayının gerçekleşmesi optik
sayesinde açıklanmıştır

Örneğin gözden çıkan ışınlar sayesinde görme olayının gerçekleştiğini savunan göz ışın kuramı, İbn-i Heysem tarafından yerle bir edilmiştir.

Göz yanılsamaları ve serap olayı ile ilgili de çeşitli açıklamalarda da bulunan İbn-i Heysem, gözün yapısıyla da ilgilenmiştir.

Kitab el-Menazır (Optik Kitabı) isimli eserine, gözün anatomisi ve fizyolojisini açıklayarak başlamıştır.

kitab el menazır ile ilgili görsel sonucu
Kitab el-Menazır'dan bir sayfa

Beyinden çıkan optik sinirlerden kornea ve göz merceğine kadar, gözde bulunan veya görme olayında rol oynayan  pek çok yapıyı ve görevlerini tespit ederek görüntülerini kitabına ustaca aktarmıştır.

Aynalar ve merceklerle alakalı da çeşitli çalışmalar yapmıştır.

İbn-i Rüşd'den Takiyüddin'e, Kepler'den Descartes'e kadar, kendisinden sonra gelen birçok bilim adamını da çalışmalarıyla etkilemeyi başaran İbn-i Heysem, 1038 (?) yılında 73 yaşındayken Kahire'de hayatını kaybetmiştir.

12 Şubat 2020 Çarşamba

Roma'nın Britanya Muhafızları: Hadrian ve Antonine Duvarı

Duvarlar inşa etmek ve setler örmek, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerce düşman geçişini engelleyerek topraklarını savunmak amacıyla kullanılmıştır.

Bu tanımdan yola çıkınca, akla ilk gelen yapı genelde Çin Seddi olmasına rağmen tarihte aynı amaçla onlarca duvar daha inşa edilmiştir.

Çin Seddi kadar devasa ve etkileyici olmasa da, Avrupa'da da aynı işlevde yapılmış iki önemli yapı bulunmaktadır: Hadrian ve Antonine Duvarı.

hadrian duvarı ile ilgili görsel sonucu
Hadrian Duvarı'ndan bir görüntü

Büyük Britanya adasını doğu-batı doğrultusunda ikiye ayıran bu duvarlar, MS 122 ve 142 yıllarında inşa edilmeye başlandı.

Hadrian Duvarı'nın inşası 11, Antonine Duvarı'nın inşası ise 12 yıl sürmüştü.

Hadrian Duvarı 135 kilometre uzunluğa ve yer yer 5-6 metreye ulaşan bir yüksekliğe; Antonine Duvarı ise 63 kilometre uzunluğa, 3 metreye ulaşan bir yüksekliğe ve 5 metrelik bir genişliğe sahipti.

İskoç kabilelerinin akınlarından korunmak amacıyla İmparator Hadrianus ve Keltlerin akınlarından korunmak amacıyla İmparator Antoninus Pius tarafından inşa edilmişlerdir.

Daha önce inşa edilen Hadrian Duvarı Kuzey İngiltere'de, sonrasında inşa edilen Antonine Duvarı ise İskoçya'nın orta kesimlerinde yer almaktadır.

Hadrian ve Antonine Duvarı'nın konumları

Konumlarından da anlaşılacağı üzere daha Kuzey'de bulunan Antonine Duvarı, inşasından yalnızca 20 yıl sonra, duvardaki birliklerin Hadrian Duvarı'nın gerisine çekilmesi nedeniyle atıl duruma düşmüştü.

Sonraki yıllarda İmparator Septimius Severus tarafından duvarın tamir edilmesi ve yeniden kullanılmasına karar verilmiş ve duvar bu nedenle Severus Duvarı olarak da isimlendirilmişti.

Ancak Antonine Duvarı'nın onarılması çalışmasına sonraki yıllarda devam edilmemiş ve duvar kaderine terk edilmişti.

antonine wall ile ilgili görsel sonucu
Bir zamanlar Antonine Duvarı'nın geçtiği bir nokta

Şu anda ise bu iki duvar da UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almakta ve korunmaktadır.


11 Şubat 2020 Salı

Artemis Kundakçısı: Efesli Herostratus

Yaşayan her insan, adının sonsuza kadar dilden dile dolaşarak hiçbir zaman unutulmamasını ister.

Peki bu unutulmazlık sevdası uğrunda insan neleri göze alabilir?

Örneğin, yaşadığı şehrin simgesi haline gelen muazzam bir yapıyı kundaklamak bunlardan bir tanesi olabilir mi?

MÖ 356 yılının 21 Temmuz'unda, Efesli genç bir adam olan Herostratus maalesef ki bu soruyu evet olarak cevaplamıştı.

artemis tapınağı ile ilgili görsel sonucu
Kundaklanarak yerle bir edilen Artemis Tapınağı

Herostratus, adının tarihe kazınmasını ve sonsuza dek unutulmamasını isteyen şöhret düşkünü bir adamdı.

Bu unutulmazlık sevdası uğruna her şeyi göze alan bu genç adam, Antik Dönemin Yedi Harikası'ndan birisi olarak kabul edilen ve Efes'te bulunan Artemis Tapınağı'nı yakmaya karar vermişti.

Planını MÖ 21 Temmuz 356 günü uygulamaya koyarak, Efes halkının binbir emekle Tanrıça Artemis adına inşa ettiği bu muazzam tapınağı kundaklayarak yerle bir etmişti.

efesli herostratus ile ilgili görsel sonucu
Herostratus'un Artemis Tapınağı'nı
kundaklamasına dair bir çizim

Bu kundaklama neticesinde yargılanan Herostratus, kendisini yargılayan Efes Başyargıcı Kleon'a şunları söylemişti:

"Ben Herostratus. Artemis Tapınağı'nı ben yaktım. Benim adım asırlar boyu anılacak ama sen, Efes Başyargıcı Kleon, seni kim hatırlayacak? Hayır, sen de beni yargılaman sebebiyle hatırlanacaksın."

Mahkemede alınan karara göre Herostratus'un adı tarihi kayıtlardan tamamıyla silinerek emeline ulaşması engellenecekti.

Ancak Efeslilerin amaçlarına ulaşması MÖ 63-23 yılları arasında yaşamış olan, Yunan filozof, coğrafyacı ve tarihçi Strabon tarafından engellenmişti.

strabon ile ilgili görsel sonucu
Strabon'a dair bir çizim

Strabon, Artemis Tapınağı'nın yakılması ile ilgili olayı ve kundakçısı olan Herostratus'u tarihe geçirmişti.

Bu sayede Herostratus emellerine ulaşmış ve tarihin ilk teröristi şeklinde dahi olsa, adını tarihe yazdırmayı başarmıştı.

Günümüzde, şöhret uğruna her şeyi göze almak anlamında kullanılan "Herostratik Ün" ve şöhret sahibi olmak için işlenen suç anlamına gelen "Herostratik Suç" kavramları da Herostratus'un adını ölümsüzleştirmişlerdir.

alexander the great ile ilgili görsel sonucu
Makedonyalı Büyük İskender

Kundaklamanın ardından ise tapınağın kundaklanma tarihinin kendi doğum gününe rastladığını öğrenen Makedonyalı Büyük İskender tarafından Efeslilere tapınağın yeniden inşası için yardım teklif etse de Efesliler bu teklifi kabul etmediler.

Daha sonraki yıllarda yedi defa inşa edilip yıkılan görkemli tapınaktan geriye, bugünlerde sadece bir kolon kalmıştır.

10 Şubat 2020 Pazartesi

Antik Çağın Tankları: Savaş Filleri

İndus Vadisi ve Hindistan medeniyetleri tarafından ilk kullanımının gerçekleştirildiği düşünülen savaş filleri, Antik çağın savaş alanlarında adeta terör estirmişti.

Bir filin sırtına yerleştirilen sandık biçimli bir sığınağa yerleşen askerler, fillere sahip olan taraf lehine büyük bir avantaj sağlıyordu.

war elephant ile ilgili görsel sonucu
Savaş filleri

Hindistan'ın önemli siyasetnamecisi Kautilya'nın belirttiği üzere savaş filleri yalnızca saldırı ve baskın amacıyla değil, aynı zamanda insanlar için tehlikeli olan bazı görevleri üstlenecek biçimde de kullanılabiliyordu.

Narayana'ya göre ise akarsuların olduğu bölgelerde gemilerle filler savaş sırasında iyi bir ikili oluşturabilirdi.

war elephant and ships ile ilgili görsel sonucu
Fillerin gemilerle beraber kullanımına dair bir çizim

Yaşlı erkek filler, saldırganlıkları, deneyimleri ve saldırılardan daha az çekinmeleri nedeniyle daha çok tercih edilirdi.

Komutan ve hükümdarlar ise daha az saldırgan olan dişi fillere binerlerdi.

Darbelere karşı dayanıklı olan fillerin asıl kullanım amacının düşman saflarını dağıtmak ve düzensizlik yaratmak olduğu gibi, bunun yanında fillerin kuşatmalar esnasında canlı koçbaşı olarak kullanıldığı da bilinmektedir.

savaş fili koçbaşı ile ilgili görsel sonucu
Savaş fillerinin koçbaşı olarak kullanımı

Ancak Afganlar, Persler, Ptolemaioslar ve Kartacalılar tarafından da kullanılan bu ölümcül savaş makinesinin de elbette bazı dezavantajları da vardı.

Her ne kadar bir dizi eğitimin ardından savaşa hazır hale getirilseler bile, yapıları gereği saldırgan hayvanlar olan fillerin kontrolünü sağlamak, özellikle hayvan korktuğunda ve telaşlandığında, hiç de kolay olmuyordu.

Böyle bir durum ise savaş sırasında fillerin avantajını kolayca bir dezavantaj haline getirebiliyordu.

Savaş fillerinin ,yüksek bir olasılıkla, tarihteki en ünlü kullanımı, Alp dağlarını fillerle kateden Hannibal Barca tarafından II. Pön Savaşı'nda gerçekleştirilmişti.

hannibal elephants ile ilgili görsel sonucu
Hannibal'ın Alpleri geçişine dair bir çizim

Romalıları dumura uğratan bu devasa hayvanlar, Romalıları o denli korkutmuş olacak ki, savaşın ardından, kazanmalarına rağmen, ülke topraklarında savaş filleri yetiştirilmesini yasaklamışlardı.

Fillerin savaş alanındaki görevleri zamanla değişim göstererek, savaşmaktan çok lojistik alanda kullanılacak şekilde evrilmişti.

war elephant ile ilgili görsel sonucu
Fillerin lojistik amaçlı kullanımı

Öyle ki, fillerin II. Dünya Savaşı'nda, Japonlarca lojistik amaçla, İngilizlerce de mühendislik çalışmalarında kullanıldığı bilinmektedir.

9 Şubat 2020 Pazar

Medeniyetlerin Tarihe Mirası: Antik Dünya'nın Yedi Harikası

Dünya'nın 7 Harikası olarak bilinen yapılar aslında hangileridir, kim tarafından ve neden bu unvana layık görünmüşlerdir, bunu hiç düşündünüz mü?

Dünyanın 7 Harikası
Antik Dünya'nın Yedi Harikası'na dair bir çizim

Dünya'nın 7 Harikası listesi fikri ilk olarak Heredot tarafından ortaya atılmış, MÖ IV. yüzyılda ise Sidonlu Antipatros tarafından "Dünya'nın Yedi Harikası Üzerine" isimli kitapta belirlenmiş, MÖ II. yüzyılda da son şeklini almıştır.

Antipatros bu yedi yapıyı, estetik ve mimari güzelliklerinin yanı sıra dönemin koşullarına göre sahip oldukları olağanüstü özellikler nedeniyle seçmişti.

Peki Antipatros'un seçtiği bu eserler hangileriydi ve seçilmesine neden olan hangi özelliklere sahiplerdi?

keops piramidi ile ilgili görsel sonucu
Keops Piramidi

Keops Piramidi:
MÖ 2561 yılında Mısır'da yapımı tamamlanan Keops piramidi, Firavun Keops adına yapılmış olup 145,75 metre uzunluğa sahipti. 

Yapılışından sonra 43 asır boyunca dünya üzerindeki en uzun insan yapısı eser olarak kalmıştır. 

Ayrıca Keops Piramidi Antik Dünya'nın Yedi Harikası arasında günümüze kadar ayakta kalan tek yapı olma özelliğine sahiptir.

babil'in asma bahçeleri ile ilgili görsel sonucu
Babil'in Asma Bahçeleri

Babil'in Asma Bahçeleri: Babil Kralı Nebukadnezar tarafından MÖ 600 yılında yaptırılmıştır.

Çorak Mezopotamya çölünün ortasında akarsular, ağaçlar ve egzotik bitkilere ev sahipliği yapan Babil'in Asma Bahçeleri'nin ne amaçla yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte, dönemin kaynaklarının detaylı tasvirlerine karşılık, gerçekte var olup olmadığı da tam olarak bilinmemektedir. 

Ancak bu durum bile yapının muhteşemliğine gölge düşürmemektedir.

zeus heykeli ile ilgili görsel sonucu
Zeus Heykeli

Zeus Heykeli: Yunanistan'da bulunan bu heykel, adından anlaşılacağı üzere Tanrıların Kralı Zeus adına, MÖ 435 yılında yapılmıştı.

12 metre yüksekliğinde olup altın, fildişi, metal gibi malzemelerden inşa edilmişti. 

Büyük bir yangının ardından ise yok olmuştu.

rodos heykeli ile ilgili görsel sonucu
Rodos Heykeli

Rodos Heykeli: MÖ 280 yılında yapımı tamamlanan Rodos Heykeli, Güneş Tanrısı Helios adına yapılmıştı. 

32 metre yüksekliğindeki bu devasa heykel, yapımının ardından yalnızca 56 sene boyunca ayakta kalabilmişti. 

56 yılın sonunda ise Rodos Depremi nedeniyle 900 yıl boyunca harabe olarak kalmış, sonrasında ise ardında kalanlar Araplar tarafından Suriyeli bir Yahudi'ye satılmıştı.

iskenderiye feneri ile ilgili görsel sonucu
İskenderiye Feneri

İskenderiye Feneri: MÖ 280 yılında inşa edilen İskenderiye Feneri, İskenderiye kıyısındaki Pharos adasında inşa edilmişti. 

166 metre yüksekliğindeki fenerin sahip olduğu bronz aynalar, gündüzleri dahi güneş ışığını yansıtarak gemilere yol gösteriyordu. 

Geceleri ise yakılan ateş aracılığıyla görevini sürdüren İskenderiye Feneri'nin ışıkları 50 kilometre öteden dahi gözlenebiliyordu. 

15. yüzyılda Girit Depremi ile yerle bir olan İskenderiye Feneri, bugüne kadar yapılmış en uzun deniz feneri olarak da tarihe geçmiştir.

halkiakrnas mozolesi ile ilgili görsel sonucu
Halikarnas Mozolesi

Halikarnas Mozolesi: MÖ 351 yılında inşa edilmiş olan Halikarnas Mozolesi, Kral Mausollos adına karısı ve kızı tarafından yaptırılmış bir anıt mezardır. 

Sütunların desteklediği bir piramit yapıdan oluşan mozolenin en tepesinde ise dört atlı bir savaş arabası üzerinde Kral Mausollos ve eşinin heykelleri bulunmaktaydı. 

XVI. yüzyıla kadar başarılı bir şekilde korunan mozolenin sonu, o yüzyılda bölgeye gelen St. John Şövalyeleri'nin bölgeye gelmesinin ardından Bodrum Kalesi'nin yapımında yapı malzemesi olarak kullanılmasıyla gelmişti.

halkiakrnas mozolesi ile ilgili görsel sonucu
Artemis Tapınağı

Artemis Tapınağı: MÖ 550 yılında Efes'te inşa edilen Artemis Tapınağı, ticaret merkezi ve dini müessese olarak kullanılmaktaydı. 

Tamamen mermerden inşa edilen tapınak, Tanrıça Artemis'e ithaf edilmişti.

Tapınak MÖ 356 yılında, tarihe geçmek adına tapınağı kundaklayan tarihin kayda geçen ilk teröristi olan Herostratus tarafından harabeye çevrilmiştir.

8 Şubat 2020 Cumartesi

Thames Nehri'nin İntikamı: Great Stink

Bir nehre yıllar boyunca boşaltılan kanalizasyon ve fabrika atıkları 35 santigrat derece sıcaklıkta etrafa nasıl bir koku yayar?

Londra halkı bu sorunun cevabını 1858 yılında "Great Stink" (Büyük Koku) olarak vermişlerdi.

Thames nehri uzun yıllar boyunca kanalizasyon ve fabrika atıklarına ev sahipliği yapmıştı.

thames nehri 1858 ile ilgili görsel sonucu
Thames nehrine dair bir çizim

1858 yılında Londra'da 35 santigrat dereceye ulaşan sıcaklıklar ve yıllardır nehirde biriken atıkları neticesinde tüm şehre yayılan kokular, bölge halkı tarafından bulaşıcı hastalıkların ve üç büyük kolera salgınının sorumlusu olarak görülmeye başlanmıştı.

Thames nehri suyunun bir
damlası (Punch, 1850)

Charles Dickens da o yıllarda yazdığı Küçük Dorrit adlı romanında, Thames nehrinden "temiz ve ferah bir nehrin yerinde bulunan ölümcül bir lağım" olarak bahsetmişti.

Bir toplum bilimci ve gazeteci olan George Godwin, oluşan tortuların nehrin çekildiği bazı bölgelerde altı fit yüksekliğe kadar ulaştığını söylemiştir.

Nehrin kokusunun tasviri için anlatılan başka bir olaya göre, Kraliçe Victoria ve Prens Albert, Thames nehrinde bir gezi yapmak için çıkmışlardı fakat nehrin kötü kokusu nedeniyle gezileri ancak birkaç dakika sürebilmişti.

kraliçe victoria ve prens albert ile ilgili görsel sonucu
Kraliçe Victoria ve Prens Albert

Nehrin yaydığı kötü kokunun parlamentoya ulaşması nedeniyle parlamenterler, dolayısıyla da parlamentonun işleyişi dahi bu durumdan etkilenmişti.

Parlamentonun nehre bakan bölümündeki perdeler, sodyum hipoklorite batırılarak koku bu sayede önlenmeye çalışıldı ancak sonuç alınamadı.

Parlamento perdelerinin hipokloritle
yıkanmasına dair bir çizim

Thames nehri sorunu gittikçe büyüyordu ve bir çözüm bulunması gerekiyordu ve sorumluluk mühendis Joseph Bazalgette önderliğindeki Londra Çalışma Kurulu'na düşmüştü.

joseph bazalgette ile ilgili görsel sonucu
Joseph Bazalgette

Kurula Londra sakinlerinden, geri ödenecek şekilde, 3 milyon sterlin borç almasına dair bir yetki verilerek kanalizasyonun inşaatı için kaynak sağlanmıştı.

1866 yılına kadar süren inşaatlar neticesinde Londra'nın kanalizasyon sorunu Bazalgette ve ekibi sayesinde çözüme kavuşturulmuştu.

7 Şubat 2020 Cuma

Kış Savaşı'nın Beyaz Ölüm'ü: Simo Hayha

Finlandiya ve Sovyetler Birliği arasında II. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Kış Savaşı'nda Ruslar toplamda 126.875 kayıp vermişti.

Bu kayıpların 705 tanesine ise tek bir adam sebep olmuştu: Simo Hayha, namıdiğer Beyaz Ölüm.

simo hayha ile ilgili görsel sonucu
Simo Hayha

17 Aralık 1905 tarihinde doğan Hayha, Kış Savaşı sırasında Kızıl Ordu'nun üzerine adeta bir kabus gibi çökmüştü.

Kış Savaşı sırasında (1939-1940) yaklaşık -30 derece sıcaklıkta zaman zaman ağaç kütüklerinin içinde, zaman zaman da karın altında bekleyerek menziline giriş yapan Kızıl Ordu askerlerine bölgeyi dar etmişti.

Elindeki 9 mm'lik Suomi ve 28 yapımı Mosin Nagant tüfeği ile saatlerce kar altında dondurucu soğukta bekleyen bu adam, 705 Sovyet askerini optik dürbün kullanmaksızın yalnızca silahın kendi demir nişangahı ile yapmıştı.

1928 mosin nagant ile ilgili görsel sonucu
1928 model bir Mosin Nagant tüfeği

Hayha ile askerler yoluyla başa çıkamayacaklarını anlayan Sovyetler, bulunduğu bölgeyi bombalamaya karara verdiler.

Ancak bombardımandan montuna isabet eden bir şarapnel parçası ile kurtulan Hayha, sonrasında Sovyet keskin nişancılarının ve topçuların açtığı ateşler sonucunda çenesinin sol altından vuruldu.

Çenesinden aldığı darbeye rağmen ölmemişti.

simo hayha ile ilgili görsel sonucu
Çenesinden aldığı darbenin izlerini
hayatının sonuna kadar taşıdı

Fin askerler, onu yaralı ve baygın bir vaziyette bulmuşlardı.

Bir dizi ameliyat geçirdikten sonra savaş yarasını yüzünde taşır vaziyette hayatına devam eden Hayha, Finlandiya askeri tarihindeki en hızlı terfileri alarak askeri kariyerini noktaladı.

Sonrasında ise Rus sınırında küçük bir köyde yaşarken, 1 Nisan 2002 tarihinde 96 yaşındayken hayatını kaybetti.

6 Şubat 2020 Perşembe

9.2'lik Dev Felaket: 2004 Hint Okyanusu Depremi ve Tsunamisi

Bir deprem hayal edin.

Yeryüzünü 9 dakika boyunca 9.2 büyüklüğünde sallamış olsun.

Bu deprem o kadar kuvvetli gerçekleşsin ki 30 metrelik dev dalgalardan meydana gelen tsunamilere sebep olsun.

2004 hint okyanusu depremi tsunamileri ile ilgili görsel sonucu
Deprem sonrası oluşan tsunamiden bir görüntü

Şimdi bu depremin sebep olduğu tsunaminin dünyanın en kalabalık bölgelerinden birisinde gerçekleştiğini ve bu nedenle 230.000 kişinin hayatına mal olduğunu düşünün.

Hayal etmesi bile ürkütücü olan bu deprem 26 Aralık 2004 tarihinde gerçekleşmişti.

Yeryüzünün 30 kilometre derininde, Endonezya'nın Sumatra adası açıklarında meydana gelmişti.

sumatra adası harita ile ilgili görsel sonucu
Sumatra adası

Deprem yeryüzünü 9.2 büyüklükte yaklaşık 9 dakika boyunca sallamıştı ki bu süre tarihte kaydedilmiş herhangi bir depremin süresinden daha uzundu.

Deprem öylesine şiddetli gerçekleşmişti ki, Dünya'nın 1 santimetre hareket etmesine neden olmuştu.

Ancak afet depremle sınırlı kalmamıştı.

Hint Okyanusu açıklarında meydana gelen böylesine bir sarsıntının, büyük bir felakete daha yol açacağı çok açıktı: tsunami.

2004 hint okyanusu depremi ile ilgili görsel sonucu
Tsunaminin yayılışını gösteren bir GIF

Kayıt altına alınan en uzun dalganın uzunluğu yaklaşık 30 metreydi.

Oluşan tsunaminin, yaşam standartları pek de yüksek olmayan Endonezya, Sri Lanka ve Hindistan gibi ülkelerin kıyılarına ulaşması, can ve mal kaybının boyutlarının katlanmasına neden olmuştu.

Sonuç korkutucuydu: 7 milyar dolarlık bir maddi hasar, 128.000 yaralı ve 230.000'i aşkın can kaybı...

2004 hint okyanusu depremi ve tsunamisi ile ilgili görsel sonucu
Deprem ve tsunaminin ardından oluşan enkazın bir görüntüsü

Deprem sonrasında dünyanın her noktasından çeşitli sivil toplum örgütlerinin sağladığı gıda, sağlık ve kurtarma yardımlarının yanında toplanan 14 milyar dolar yardım parası ile afetzedelerin yaraları bir nebze de olsa sarılmaya çalışıldı.